4 Mayıs 2014 Pazar

Öfkelenince neden bağırırız?




Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.

Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”

“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”

Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”

13 Nisan 2014 Pazar

Ne var olsa

Hayallerim ardındaki uçurumdan atlasa
Dudaklarına süzülmek kaderim olsa
Aşk gönülden ruha tatlı tatlı dokunsa
Tadı damağımda kalmadan sonsuza varsa
Bırakır ayrılık kaderi ne var olsa...






1 Aralık 2013 Pazar

Karanlık





















Sanki dünyamız bir oda , ışığını biz kapattık ve bu oda içinde anahtarın yerini bilmiyoruz.
Karanlıkta anahtarı arıyoruz,birden kapanan aydınlığımız için,birbirimiz için
Gözlerimiz karanlığa alışmış olsa da birbirimizi göremiyoruz
Korkarız halbuki karanlıktan , kötü olan tarafı hatırlatırdı bize
Aydınlıktaki mutluluğumuz ise biz olmanın hasretini
Ya anahtarı bulup ışığı açtığımızda gözlerimiz sözlerimize kavuşmaz ise?
Ya başkası anahtarı açar da ikimizden birinin ışığını çalarsa?
O zaman hangimiz karanlıktan hiç çıkamayacak ?
Bu gün alışmış olduğumuz yokluğumuz bizim karanlığımız
Unutamasakta birbirimizi hatırlamamaya çalışıyoruz
Başka birinin ışığının bizi kör edeceğini bile bile kendi ışığımızı kapatıyoruz....





23 Kasım 2013 Cumartesi

En Derin..





Ten tene değer ise ter olur kokar
Yürek yüreğe değer ise aşık olur atar
Sonrası mı?
Ne dil varabilir nede gönül doyabilir.

16 Kasım 2013 Cumartesi



   Özlemine...

En sert soğuk bile yokluğun kadar titretmiyor dudaklarımı!


16 Ocak 2013 Çarşamba

Vurgun


Vurur anılarım perde inmiş gözlerime 
Vurur yüreğim içinde aşk dolu kafesine
 Vurur kulağıma yine o güzel nakaratlar 
Vurur bedenime içi aşk dolu duygular

23 Aralık 2012 Pazar

Mevsim




Sessizlik ,biraz sensizlik, birazda densizlik sevgiye uzaklık
Yeniden akıl ucunda kalan sözler, huzurunda huzur bulan gözler
Dökülen yaprakların hesapları omuzlardan silinirken kök toprakta halen
Aşk dolu bahar gelsin beklerim, sevgin gelsin beklerim yeter ki yapraklar yeşersin ,
Seninle dolsun mevsimler, içten içe açılsın çiçekler , gözler eşsiz güzelliklere karışsın.


30 Ekim 2012 Salı

Hüküm






















Gözlerinle beni kendinde hapseden güzel
Özgürlük istesede ruhum söyleyemez tarifi olmayanı dilim
Ya anahtarını ver gönlünün yada hükmünü ver gönlümün
Kahramanımda olsan cellatımda olsan senin dokunacağın kadere hasretim

21 Eylül 2012 Cuma

İhanet


Bedeninde ihanete bürünen yüreğinde sadakati eksik sevgili
Önümden geçip yüzüme bakamazken şerefsizliğindeydi gözlerim
Çürümüş bir ceset gibi koktun içimde tiskindim sana dokunduğum ellerimden
Nasıl açarım kirlenmiş ellerimi tertemiz beni yaratana artık
içime akıttığım gözyaşlarımla abdest aldım bin tövbem bir isteğim için

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Nefes




                              Yanında aldığım ilk nefesten son nefese içimde tuttum seni
                              Damarlarımda akan kan kirlenerek zehirlesede bedenimi
                              Seni içimde tuttuğum her nefese her heveste razıyım artık

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Ritim





















En sevdiğim şarkıyı dinler gibi sevdim seni
Bitmeden hayallerimle kapılayım diye sevgilime
Her ritmin içime dolup dolup taşarcasına duyguluydu
İçim içime sığmazken dokunayım diye sevgilime

Tekrardan usanmaz kalbim yine sen diye atınca
Esinti oldu nefesin dudaklarından ruhuma
Rahatlık beklerken hüzün çöktü bedenime
Tertemiz sakladığım sevgilimin kirletilmişliğinde

Umursamaz oldum yitirilip gidenleri kirlenmişlikleri
Şekeri elinden alınmış bir çocuk gibi tatsız kaldım
Haz alamadım tekrardan farklı biri tarafından oynanmış ritminden
Uyuşmuyordu kalbimizin atışları artık bu ritmi bozuk şarkıya

Halen her nakaratın harfi harfine aklımdayken
Anlamsızlığında kaldım ritmi bozulmuş kalbimin atışlarının

29 Temmuz 2012 Pazar

Kör Düğüm


Halat gibidir hayat nereden kopacağı belli olmaz 
Bi başkasına nereden düğümleneceğide belli değildir
Kimi halat kısa kopar hayattan kimi halat fazla uzar hayattan
Kimileri kör düğümlenir başkasının hayatına 
Kimileri sarmalanır sarmalanır çözülür bağlanmaktan korktuğu halata
İp atlarcasına hareketlidir yarım kalmayan hayatlar.
Yarım yamalak bırakılanlar gergindir uçtan uca


27 Eylül 2011 Salı

Ne-Hep-Neymiş

Ne havalara girdim ben                                             

Ne yağmurlar yağdırdım                                  

Ne fırtınalar kopardım                                       

Ne faydasını gördüm                                        

Ne zararından öldüm                                        

Ne olursa olsun içime gömdüm                          

Ne durdum                                                                          

Ne duruldum       
                                                                
Hep didik didik aradım 
Hep kendimden başkalarında aradım 
Hep Yanlız olmadığıma inandım 
Hep tam inanırken yarım kaldım 
Hep sevilerek sevdim zannettim
Hep sevdim derken sevilmedim 
Hep kovuldum 
Hep yoruldum

Neymiş Fazla havalara girip didik didik aranmıyacan

Neymiş Kendini başkalarında arayıp yağmurlar yağdırmayacan

Neymiş Yanlız olmadığına inanıp fırtınalar koparmıyacan

Neymiş Faydasına inanıp yarım kalmıyacan

Neymiş Ölümüne sevip sevildiğini zannetmiyecen

Neymiş sevdim deyip sevilmeyince içine gömücen

Neymiş Durduk yere kovulmayacan

Neymiş Durulup yorulmayacan